Emniyet Genel Müdürlüğü ve Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) işbirliği ile ticari araç sürücülerinin trafik güvenliği konusunda trafik kurallara uyma, tutum ve davranışlarının kazandırılması projesi kapsamında Samsun'da ticari araç sürücülerinin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi toplantısı yapıldı.

2011 yılı içinde ilk etapta ticari araç sürücülerinin en çok kazaya karıştığı 20 ilde yapılması düşünülen eğitim programının ilki Eskişehir'de, ikincisi ise Samsun'da yapıldı. Samsun'da yapılan eğitim toplantısının açılışına Vali Hüseyin Aksoy, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Osman Karakuş, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, TŞOF Genel Başkanı Fevzi Apaydın, Emniyet Genel Müdürlüğü daire başkanları ve Samsunlu ticari araç sürücüleri katıldı.

Samsun'da yapılan eğitim toplantısının açılışını yapan ve ticari araç sürücülerinin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi projesinin ilk defa bu yıl düzenlendiğini belirten Apaydın, "Bu toplantılarda ticari ve özel araç sürücülerinin trafik güvenliği konusunda trafik kurallarına uyma, tutum ve davranışlarının kazandırılması amacıyla bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinin hayata geçirilmesi yurdumuzda meydana gelen kazaların sebep ve sonuç ilişkileri, kazaların çoğunun önlenebilir olaylar olduğu, bunun içinde trafik kurallarına uymak, taşıt ve yol bilgisine sahip olmak gerektiği konularında uyarılarda bulunulacak" dedi.

APAYDIN, ŞOFÖR ESNAFININ SORUNLARINI ANLATTI

Şoför esnafının sorunları ve bu sorunlara ilişkin hükümet nezdinde yapılan çalışmaları anlatan Apaydın, şunları söyledi: "5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 9. maddesi gereğince oluşturulan Ulaşım Koordinasyon Merkez Kurulu'nda federasyonumuzun ve odalarımızın temsilcisi bulunmamaktadır. Ulaşım meslek dalanının en üst kuruluşu olan federasyonumuzun bu kurulda temsil edilmemesi, uygulamada büyük sorunlar doğurmaktadır. 5216 sayılı ve 5393 sayılı kanunlar ile taksi, minibüs ve servis araçlarının sayılarının belirlenmesinde belediyeler yetkili kılınmış. Bu yekti kullanılırken ulaşım sektörünün temsilcisi olan federasyonumuz ve odalarımız maalesef devre dışı bırakılmıştır. Bu yetki önceden olduğu gibi belediyelerin ve federasyonumuzun da katıldığı il ve ilçe trafik komisyonlarına geri verilmelidir. 1964 yılında kabul edilen ve 2005 yılına kadar yürürlükte kalan 507 sayılı Esnaf ve Sanatlar Kanunu'nda geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimseler meslek odalarına üye olabiliyorlardı. Ancak 21 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu ile geçimini şoförlük yaparak sağlayanların federasyonumuza bağlı meslek odalarındaki kayıtları silinmiş, bu düzenlemeyle şoförlerimiz esnaflıktan çıkartılarak işsiz ve sosyal güvencesiz, eğitimsiz bırakılmıştır. İstatistiki olarak 2005 yılından sonra trafik kazalarının şehir içi ve şehirlerarası yollarda yoğunlaştığını görüyoruz. 5362 sayılı yasa ile üyelikten çıkartılan şoförlerimizin odalara tekrar kayıt olması mutlaka sağlanmalıdır. Taşımacılıkta C2 yetki belgesi yurtiçindeki eşya taşımalarına ilişkin olarak sınırlandırma getirilmelidir. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve Taşıma Yönetmeliği gereği olarak ticari taşıt kullanma belgesi yerine Ulaştırma Bakanlığı'nın yetki verdiği kurum ve kuruluşlar tarafından SRC belgesi verilmektedir. SRC belgelerinin verilmesinde bugüne kadar yapılan uygulamaların neticesinde beklenen yararın sağlanmadığı bir gerçektir. Herkesin yük ve yolcu taşımacılığı yapabileceği bir zemin oluşmuştur. Şoförlere ilişkin belge düzenleme işlemlerinde yetkinin meslek odalarına verilmesi yönünde mevzuat düzenlemeleri mutlaka yapılmalıdır. Ticari taşımacılık yapan esnafımıza da tıpkı deniz ve hava ulaşımında olduğu gibi ÖTV'siz yakıt temin etme imkanı sağlanmalı. Fiyat tarifelerinin tespitinde 5362 sayılı yasanın 62. maddesi öncelikle uygulanmalıdır. Ticari teksilerin mücavir alanı dışına yaptıkları yolcu taşımacılığında belediye sınırları içinde taşıdığı aynı yolcuyu dönüşte tekrar alabilmesi sağlanmalıdır."

"ALKOLLÜ SÜRÜCÜYE 2 YIL HAPİS CEZASI"

İçişleri Bakanlığı'nın 1 Ocak 2008 tarihinden başlamak üzere Trafik Güvenliğinde Yeni Açılımlar Hedefler ve Çözüm Önerileri Projesi'ni kararlılıkla uyguladıklarını belirten Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Osman Karakuş, "Trafik olayının dünyada öve Türkiye'de önemi herkes tarafından biliniyor. Ölümlü kazalar, yaralanmalı kazalar ve yaralanmalar sonucunda sakat kalmalar ve sonucunda milyarlarca dolarlık milli servetimiz heba olmaktadır. Trafik olgusu üzerine önemle eğilmemiz gerektiği kanaatindeyiz.

Trafikte 25'i aşkın kurum sorumlu ve görevlidir. Gerek ticari araç sürücüleri gerekse resmi araç sürücüleri noktasında alkol ile ilgili kanun hiçbir eksiklik getirmemiştir. 0 alkol ile yola çıkacaklar. Bunun haricinde diğerlerine baktığımız zaman 0.50 ila 1.00 arasında olduğu takdirde eskiden olduğu gibi para cezası ve ilk seferinde ehliyetin 6 ay geri alınması var. Ehliyet 6 ay geri alındığında bir bakıyoruz ki, tekrar aynı şahıslar hiçbir şey olmamış gibi araç kullanmaya devam ediyor. 5 yıl içerisinde ikince sefer yakalandığında 2 yıl geri alınıyor, 3. defa yakalandığı takdirde 5 yıl geri alınıyor. Bunun dışında yeni bir hüküm getirildi, daha önceden 'kör kütük sarhoş' dediğimiz bir olay vuku bulduğu takdirde can ve mal güvenliği konusunda tehlikeli araç sevk edip etmediği noktasında hakim karar istiyordu. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bir esas getirildi, 1.00 promil ya da daha yukarı alkol aldığı tespit edilenler kanun nazarında emniyetli şekilde araç sevk ve idare edemeyecekleri kabul edilmiş oluyor.

1.00 promili aştığınız taktirde siz artık emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemiyorsunuz, mal ve can güvenliği açısından tehlike arz ediyorsunuz diyor kanun koyucu, şayet yasalaşırsa. Bunun sonu ne olacaktır? Ehliyetin geri alınması, psiko-teknik muayeneler, para cezalarıyla uslanmadığı anlaşılan sürücülerin 179/2'ye göre hakimlerin kararı ile 2 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları kuralı ilk defa bu tasarıyla öngörülmüş oluyor" dedi.

İLK DEFA 2011 YILINDA TÜRKİYE'DE ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASININ OLMADIĞI 3 GÜN YAŞANDI

10 yıllık verilere göre 2011 yılına kadar ölümlü trafik kazasının olmadığının günün olmadığını belirten Karakuş, "2011 yılında ilk defa 3 gün hiç ölümlü kaza olmadı. Bu ilk defa oluyor. Geçmiş son 10 yılın verilerini inceledik, hiç ölümlü kaza olmadığı gün olmamış. Bu bizler açısından çok sevindirici. Demek ki kurallara artık uyar hale geldi. Son 10 yılki verileri incelediğimiz zaman bu kazaların oluş şekline bakıyorum. 2000 yılından 2010 yılına kadar verileri inceledim, karşılıklı çarpışmalarda oran düşüyor. Yüzde 11.5 oranındayken 2000 yılında, 2011 yılında yüzde 6.2'ye düştü. Bunun yerini yayaya çarpma aldı. Tek taraflı savrulmalar, devrilmeler, yoldan çıkma şeklinde kazalar olmaya başladı" diye konuştu.

"SAMSUN'DA ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZALARINDA AZALMA VAR"

Trafik kazalarında kaybedilen hayatların, maddi hasarların oldukça fazla olduğunu belirten Vali Hüseyin Aksoy, "Samsun'da polis ve jandarma bölgesinde toplam ölümlü trafik kazalarında 2007 yılında 146, 2008 yılında 124, 2009 yılında 107 ve 2010 yılında 85 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ciddi bir düşüş var. Bunu daha da aşağılara çekmek bakımından bütün kurum ve kuruluşlarımızla işbirliği içinde yapmamız gereken çalışmalar var. Yaralılara baktığımızda 3 bin 700 ile 4 bin 300 civarında yaralanan vatandaşımız var. Bunların sayılarının aşağıya indirilmesi, bu kazaların nerelerde nasıl olduğu konusunda bir çalışma grubu oluşturduk" şeklinde konuştu.

Projenin hazırlanmasında öncülük eden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Trafik Hizmetleri Başkanı Osman Karakuş'a Vali Hüseyin Aksoy tarafından plaket verilirken, trafik kurallarına uygun davranış gösteren Sebehattin Kuş, Mustafa Likoğlu ve Erol Aksu'ya, örnek polis memurlarından Mesut Çeküç, Şentürk Çelik ve Erkan Çivici'ye Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Osman Karakuş ve TŞÖF Genel Başkanı Fevzi Apaydın tarafından plaket verildi.